Özellikle büyükşehirlerde yaşayan kiracılar, yükselen masraflarını azaltmak için çözümü evlerinin bir bölümünü alt kira sözleşmesi yaparak kiralamakta buluyor. Kakıcı & Şimşek Hukuk Bürosu kurucularından Av. Elvan Kakıcı Şimşek, alt kira uygulamalarına ve hukuki boyutlarına dikkat çekti.
KİRACILAR EVLERİNİ KİRALIYOR
Şimşek, ''üstelik uygulama üzerinden evinizi kiralamak için ev sahibi olmanız şartı da aranmıyor, kiracı sıfatıyla da oturduğunuz evi kiralamak mümkün. Burada da aslında bir çeşit alt kira sözleşmesi kurulmuş oluyor. Ortaya çıkan bu sanal alt kira ilişkisi de sunduğu kolaylık ve avantajların yanında birtakım hukuki problemleri de beraberinde getiriyor.''dedi.
ALT KİRA SÖZLEŞMESİ NEDİR, NASIL OLUYOR?
Kiralayanın, kiralanan konutun maliki olması gerekmediği için kiracı kiraladığı konutu tekrar kiralayabilir. Alt kira sözleşmesi, asıl sözleşmeyi ilgilendirecek şekilde yapılan ancak asıl sözleşmeden bağımsız olan salt sözleşme özelliği gösterir ve kiracının kiraya verenden kiraladığı kiralananı bir başka kira sözleşmesi yaparak, kiraya veren
konumuna geçmek suretiyle, bir üçüncü kişiye kiralaması şeklinde tanımlanabilir.
ALT KİRA SÖZLEŞMESİ ŞARTLARI NELER?
Kiracının üçüncü bir şahısla hukuka uygun bir alt kiralama ilişkisi kurabilmesi için bu yönde “yazılı” bir yetkinin varlığı şarttır. Türk Borçlar Kanununun 322/II. Maddesi uyarınca, “iş yerleri ve konutlar” için alt kira sözleşmesi yapılırken, kiraya verenin yazılı rızasının varlığı aranmıştır. Buna göre, kiraya verenin sözü edilen konut ya da işyeri üzerinde alt kira sözleşmesi akdedilmesine onay vermemesi durumunda da alt kira sözleşmesi bir hüküm ifade etmez ve geçersiz olur.
Alt kiralama yetkisi, kira sözleşmesine eklenen bir madde ile verilebileceği gibi ev sahibinin alt kira ilişkisi kurulmasına muvafakat ettiğine dair yazılı bir belge ile de verilebilir. Kiracıya verilen bu alt kiralama yetkisi ile kiracı, ev sahibi ile kurmuş olduğu sözleşme ilişkisi kapsamında kendisine sağlanan tüm hakları alt kiracıya da tanıyabilmektedir.
ASIL KİRA SÖZLEŞMESİNİN SÜRESİNİN GEÇMEMESİ GEREKİYOR!
Alt kiracının kiralanan üzerindeki hakkı, kiraya veren ile kiracı arasında kurulmuş olan kira sözleşmesine dayanmaktadır. Alt kiracı, bu sözleşmede belirlenen sınırların ötesine geçemez; aşkın bir kullanımda bulunamaz. Yargıtay kararları uyarınca; asıl kira sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte, alt kira sözleşmesi de sona erdiği için alt kira sözleşmelerinin asıl kira sözleşmesinden daha uzun bir kullanım süresi içermemesi gerekmekte.
ALT KİRA YETKİSİ OLMAYAN BİR KİŞİ EVİ KİRALARSA NE OLUR?
Ev sahibi tarafından alt kiralama onayı verilmediği halde kiracının kiralananı üçüncü kişiye kiralaması kira sözleşmesine aykırılık teşkil eder. Bu durumda; Türk Borçlar Kanunu’nun “Kiracının Borçları” başlıklı 316. maddesinin ikinci fıkrasına göre, kiracının yükümlülüklerine aykırı davranması sebebi ile ev sahibi, en az otuz gün süre vererek, aykırılığın giderilmesini ve aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceğini bildirir yazılı bir ihtarda bulunma hakkına sahiptir. Ayrıca alt kiracının kötü niyetli olması halinde alt kiracıdan da ecri misil talep edilebilir.
Bir başka deyişle, kiracının ev sahibinin yazılı onayı olmaksızın işyerini, evini yahut evinin bir odasını gerek alt kira sözleşmesi yaparak gerekse son yıllarda ortaya çıkan web tabanlı Airbnb ve benzeri uygulamalar üzerinden kiralaması halinde ev sahibi 30 gün süre içerisinde alt kiracının evden çıkmasını aksi takdirde kira ilişkisinin
feshedileceğini ihtar etme hakkına sahiptir. Ancak bu ihtar, kiracının doğrudan evden tahliyesi sonucunu doğurmaz, tahliye talep eden ev sahibinin ayrıca tahliye davası açma yoluna başvurması gerekir.” şeklinde konuştu.